İlk laparoskopik kolorektal rezeksiyon benin bir hastalık nedeniyle 1991 yılında yapıldı. Hemen sonra kolorektal kanser için yapılan ameliyatlar rapor edildi. Başlangıçtaki heyecan daha sonra yerini, bu operasyonun onkolojik açıdan yeterli olup olmadığıyla ilgili şüphelere yerini bıraktı. Daha sonra yapılan geniş çaplı randomize, kontrollü çalışmalarda açık ve laparoskopik cerrahinin onkolojik olarak eşdeğerde olduğunu gösterdi. Ameliyat sınırları ve çıkarılan lenf nodu sayıları ile nüks ve sürvi açısından fark yoktu.
Laparoskopik cerrahinin avantajları; daha az kan kaybı, daha az ağrı, barsak fonksiyonlarının daha çabuk düzelmesi, daha az yara infeksiyonu, daha az hastanede yatış, normal hayata da hızlı dönüş, daha az insizyonel herni ve daha iyi kozmezistir. İlk zamanlarda uzun ameliyat süreleri bildirilmekle beraber tecrübeli ellerde açık ve kapalı ameliyat süreleri eşittir. Uzun dönemde avantajılarından birisi daha az yapışıklığa bağlı olarak daha az ince barsak obstrüksiyonudur.
Bu avantajlara rağmen laparoskopik kolektominin açık ameliyata oranı % 5-40 arasındadır. Bu operasyonun yaygınlaşmasındaki en büyük engel ameliyatın yapılışındaki teknik zorluktur. Hala ameliyat yapan kıdemli kolorektal cerrahların pek azı bu tür ileri laparoskopik cerrahi eğitimi almıştır. Bu da hem doktorlar hem de hastalar arasında ön yargıların oluşmasına neden olmaktadır.