Meme (Göğüs) Hastalıkları, Belirtileri, Tanısı, Tedavisi
Yazarlar: Prof. Dr. Ömer Rıdvan Tarhan, Dr. Gamze Şahin, Dr. Seher Söker, Dr. Ayşenur Argun, Dr. Arif Kaan Türker, Dr. Bahadır Berk Üstündağ
Editör: Prof. Dr. Ömer Rıdvan Tarhan
Meme (Göğüs) Hastalıklarına Giriş
Meme, meme hastalıkları açısından kadınların bir dezavantajıdır. Kadın meme kanseri erkeklerden 100 kat daha fazladır. Dünyada ve ülkemizde, meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserdir. En sık menapoz döneminde görülür. Erken dönemde (Evre 1) yakalanırsa 5 yıllık sürvi %100’dür (Evre 2’de %93, evre 3’de%72, evre 4’de %22).
Meme lezyonlarının (hastalıklarının) çoğu palpe edilebilir (ele gelir) ve benign olmakla birlikte hemen hepsinin meme kanseri ile karışabileceği unutulmamalıdır. Bu durum özellikle fibrokistik değişikliklerde çok önemlidir çünkü meme kitlelerinin en sık nedenidir.
Meme hastalıklarına giriş olarak hazırladığımız bu yazımızda meme hastalıklarının sınıflamasını ve mem kanseri hakkında merak edilenlere değindik (meme hastaları ve yakınlarının anlayabileceği bir dilde). Meme kanseri ile ilgili bölümlere buradan ulaşabilirsiniz.
Meme (Memenin) Gelişimi
Memeler ektodermal orijinli cilt glandlarıdır (apokrin salgı bezlerdir). Embriyonun 5-6. haftasında, gövdenin önünde, aksilladan inguinal bölgeye uzanan, kalınlaşmış ektoderm çizgisidir. Meme ve meme başı bu çizgi üzerinde gelişir. Bu çizgiler kısa bir süre sonra kaybolur.
Doğum yapmamış kadında meme, gelişimini tamamlamamıştır. Duktus (süt kanalı) epiteli daha fazla, alveol (meme bezi) epiteli daha azdır. Hamilelikte meme süt vermek üzere hazırlanır. Duktal (süt kanalları), lobüler ve alveoler (süt bezleri) gelişme olur. Hamileliğin sonuna doğru meme boyutu normalin üç katına çıkabilir. Doğumla beraber plasental laktojen ve seks hormonları (östrojen, progesteron) azalır. Bundan sonra hipofiz kaynaklı prolaktin süt ürettirir (alveollerden).
Menapozda Meme: Glandüler doku azalır. Onun yerini yağ dokusu alır. Menapoz sonrası meme dokusu; bolca yağ dokusu, bağ dokusu ve duktuslardan oluşur. Yağ dokusu azsa memeler pitotik olurlar (sarkar)
Erkek Memesi: Puberteden önce erkek memesinin gelişimi kadın memesindeki gibidir. Puberteden sonra östrojen ve progesteron artmadığı için erkek memesi (lobüller) gelişmez. Erkek memesi rudimenter (az gelişmiş) olup sadece küçük kanallardan oluşur. Bu yüzden erkeerde gelişen meme kanseri duktal karsinomdur. Lobüler meme kanseri hemen hiç görülmez.
Memenin Gelişim Anomalileri
- Amasti (memenin oluşmaması)
- Hipoplazi (memenin az gelişmesi)
- Symmastia (memelerin orta hatta birleşik olması)
- Polymastia
- Polythelia (aksesuar meme başı, birden fazla meme başı bulunması)
- Aksesuar aksiller meme (meme her iki tarafta da dokusu koltuk altına doğru devam eder)
- Erkeklerde jinekomasti (erkek memesinin büyük olması)
Amastia (Amasti)
Amasti, memenin konjenital (doğuştan) yokluğudur (meme dokusu, meme başı (nipple) ve areola yoktur). Amastia çok nadirdir. Tek taraflı amasti’si olanlarda sıklıkla pektoral kaslar da defektiftir (yoktur). Bilateral amasti (iki taraflı), vücudun diğer kısımlarında da konjenital anomalililerle beraber görülür (%40).
Amazia
Birçok kaynakta amastia ve amazia’nın eş anlamlı olduğu ifade edilmekte ise de bu doğru değildir. Amazia da sadece meme dokusu gelişmemiştir ama meme başı (nipple) ve areola vardır. Amazi total mastektomi ameliyatının da bir sonucudur.
Athelia
Athelia, konjenital (doğumsal) olarak meme başlarının (nipple) olmamasıdır.
Meme Hipoplazisi
Meme hipoplazisinde, meme bezi ve meme areola kompleksi (nipple-areola complex) normalden az gelişmiştir. Meme hipoplazileri oldukça sık görülen anomalilerdir. Ek meme hastalığı bulunmayan meme hipoplazilerinde silikon implantlar ile meme büyütme ameliyatları yapılmaktadır.
Tüberöz Meme: Hipoplastik meme gelişimlerinden biridir. Memeler "yumru" şeklindedir (tuberous, töberöz). Sıklığı meme hastaları içinde %7 olarak bildirilmiştir. Meme bölgesindeki deride veya fasyal planlarda darlık veya eksikliğe bağlı olarak, tabanı da dar olan glandın areola altındaki dar bir geçitten öne doğru herniye olduğu ve areolanın genişlediği görülür. Eksik olduğu kabul edilen meme zarflarının doku genişleticiler ile genişletilmesi, sonraki seansta ise doku genişletici çıkarıldıktan sonra implant ile meme büyütme işlemi uygulanır. Esas olarak kızlarda görülen tüberöz meme, erkeklerde jinekomasti ile birlikte de görülebilir.
Poland Sendromu: Yüz bin doğumda bir görülen bir konjenital anomalidir. Poland sendromunda göğüs kaslarında hipoplazi veya aplazi, kosta ve üst ekstremite gelişim anomalileri, ve hastaların 1/3'ünde meme gelişiminde hipoplazi bulunur. Erkekte ve sağ tarafta daha sık görülür. Bu hastalarda silikon implant ile rekonstrüksiyon uygulanabilir.
Symmastia (Synmastia, Simmasti, Bitişik Memeler)
Symmastia, her iki memenin orta hatta (presternal bölgede) birleşmesidir. Orta hatta cilt yükselmiştir, memeler arası sulkusun (çatal) derinliği azalmış ya da tamamen kaybolmuştur. Memeler arasında yatay olarak sadece küçük bir köprü olabilir veya memeler orta hatta tamamen birleşik olabilir.
Symmastia, nadiren konjenitaldir (doğumsal). Daha sık olarak, meme protezi (silikon) konanlarda protezlerin ortaya doğru kayması ile simmasti (symmastia) görünümü ortaya çıkar (bunun da nedeni, silikon için cep hazırlanırken aşırı diseksiyon yapılmasıdır yani ceplerin büyük hazırlanmasıdır).
Symmastinin tedavisinde özel sütyenler kullanılmaktadır ancak bu sütyenler kalıcı bir düzelme sağlayamaz. Symmastinin asıl tedavisi cerrahidir. Cerrahide, silikon cepleri laterale (yana) ve yukarıya doğru genişletilir (kapsülotomi); ceplerin medial (orta) kısmı ise dikilerek, küçültülür. Bu ameliyat sırasında yenilenen protezler (implant, silikon), hastanın isteğine göre aynı büyüklükte kalabilir, büyütülebilir ya da küçültülebilir.
Polymastia (Polimasti, Çoğul Meme)
Polymastia (polimasti), süt çizgisi boyunca aksesuar (ektopik, normal yerinin dışında) memelerin bulunmasıdır. Süt çizgisi (milk line, mammary ridge (ridge; dağ sırtı), embriyolojik gelişimin 7. haftasında ortaya çıkar, birkaç hafta sonra kaybolur, epidermisten hafif kabarıktır (ridge), aksilladan-başlar uyluk içi hizasına kadar devam eder. Normal ya da aksesuar memeler (polymastia) ya da meme başları (polithelia) bu hatta (bu çizgi üzerinde) üzerinde gelişir.
Polymastia (polimasti), normal meme dokusuna ek olarak aksesuar meme dokusunun bulunduğu nispeten yaygın bir konjenital durumdur. Ergenliğe kadar belirgin değildir. Her ne kadar aksesuar meme dokusu genellikle süt çizgisinin torako-abdominal bölgesinde (% 67) bulunursa da (yani göğüs ve karın bölgesinde); ektopik meme dokusu, yüz, sırt ve uyluk gibi yerlerde de mevcut olabilir. Kadınların yaklaşık% 2-6'sı ve erkeklerin% 1-3'ü ünde polymastia (polimasti) bulunur.
Aksesuar memenin olduğu bölge daha kabarıktır (meme dokusu), hassas olabilir, genellikle aksillanın önünde (koltuk altı) kalınlaşma şeklinde görülür. Belirtiler ergenlik ve hamilelik başlangıcında daha belirgindir. Yani ektopik meme dokusunun büyümesi, normal meme dokusunun büyüdüğü dönemlerde olur.
Polymastia Sınıflandırması: Kajava tarafından 1915 yılında geliştirilmiş olup halen kullanılmaktadır.
- Sınıf I: Glandüler doku (meme dokusu), meme başı (nipple) ve areola içeren tam bir memeden oluşur.
- Sınıf II: Areola olmadan sadece glandüler doku ve meme başından (nipple) oluşur.
- Sınıf III: Meme başı (nipple) olmadan sadece glandüler doku ve areoladan oluşur.
- Sınıf IV: Sadece glandüler dokudan oluşur.
- Sınıf V (Pseudomamma): Glandüler doku olmaksızın sadece meme başı (nipple) ve areoladan oluşur.
- Sınıf VI (Polythelia): Sadece meme başı (nipple) vardır.
- Sınıf VII (Polythelia Areolaris): Sadece areola vardır.
- Sınıf VIII (Polythelia Pilosa): Sadece kıllar bulunur.
Polymastia Tedavisi: Aksesuar meme dokusunun cerrahi olarak eksize edilir (çıkarılır).
Polythelia (Çoğul Meme Başı)
İki meme başından daha fazla sayıda meme başı olmasına polythelia denmektedir. Dünyadaki kadınların neredeyse yüzde 5’inde gelişimsel bir varyasyon olarak üçüncü meme bulunur. Meme başları ile birlikte göğüs dokusu da bulunur (polymastia) veya bulunmaz (polythelia). Fazla meme başları genellikle göğüs bölgesinin çevresinde yer alsalar da nadiren boyunda, sırtta, kalçada ve vulvada bulunabilir.
Aksesuar meme ve meme başı dokuları genellikle ergenlik dönemi ya da gebeliğe kadar belirti vermezler. Bu dönemlerde hormonların etkisi ile büyürler. Belirginleşip ağrıya neden olabilirler.
Aksesuar meme başına renal agenezi ve aksesuar böbrek gibi böbrek anomalileri, doğumsal kalp hastalıkları, epilepsi ve kulak anomalileri eşlik edebilir. Aksesuar meme dokularının tümörlere dönüşme riskleri vardır. Bu nedenle polythelia bulunması durumunda eşlik eden bir bozukluk olup olmadığının incelenmesi gereklidir.
Bu lezyonlar kozmetik ve psikolojik sorunlar yaratabilirler. Çok büyük olanları kozmetik bir problem teşkil ederken, ufak olanlarının sıklıkla farkına bile varılmaz, her iki durumda bir sağlık problemi değildir. Böyle bir durum söz konusu ise bebeklik ya da ilk çocukluk döneminde hiçbir şey yapılamaz. Ancak, çocuk erginlik dönemine erişince estetik nedenlerle ameliyat yapılabilir.
Aksesuar Aksiller Meme
Aksesuar aksiller meme, primitif süt çizgisinin (milk line, mamary ridge) gerilemesinde bir yetersizlik olduğunda görülür. Aksesuar meme dokusu, süt çizgisi üzerinde göğüs ya da karında bulunabilir, ancak en sık aksillada bulunur ve iki taraflı olarak ortaya çıkar. Aksesuar meme en çok Spence kuyruğu şeklinde görülür (tail of Spence) ve memenin üst dış kadranının, aksillaya doğru uzantısı şeklindedir (meme kuyruğu).
Vakaların çoğunda tedaviye gerek yoktur. Semptomatik aksesuar aksiller meme dokusu için tercih edilen tedavi, cerrahi eksizyondur.
Erkeklerde Jinekomasti
Jinekomasti, meme glandının (bezinin) büyümesidir. Meme bezi büyümeden sadece yağ dokusu artışıyla karakterize yalancı jinekomasti veya lipomasti ise farklı bir durumdur. Jinekomasti tek veya iki taraflı olabilir. Meme dokusunun gelişiminde etkin temel hormonlar östrojenler ve progesterondur (meme bezinde hiperplaziye neden olurlar).
Jinekomasti hastaları genellikle kozmetik nedenlerle hekime gelmektedir. Bunun yanında bazı gençlerin de meme dokusundaki hassasiyet nedeni ile başvurdukları görülür. Areola altında meme diskinin hissedilemediği ve genellikle obez adölesanlarda ve bilateral görülen meme büyümesi, yalancı jinekomasti veya lipomastidir. Yalancı jinekomastiler genellikle daha belirgin bir meme görünümündedir ancak hasta yatırılıp muayene edildiğinde gerçek jinekomastiden farklı olarak meme diski ele gelmez.
İdiyopatik jinekomasti olgularının %90'ı 3 yıl içinde veya 17 yaşına kadar spontan olarak (kendiliğinden) gerilemektedir. Gerilemenin olmaması durumunda ise persistan idiyopatik pubertal jinekomasti gibi tedavi edilmeleri gerekir. Persistan olgularda veya adölesanın sosyal yaşamını etkileyecek kadar ciddi-ağır psikososyal baskı durumlarında ise tedavi gerekir. Bu hastalarda cerrahi olarak jinekomasti dokusunu eksize edilir (subkutan mastektomi).
Mastalji (Meme Ağrısı)
Mastalji, meme dokusundan kaynaklanan ağrıdır. Memede ağrı şikayetiyle doktora başvuran bazı hastaların meme ağrılarına sebep olabilecek açık bir neden (kist, enflamasyon, kanser) tespit edilebilirken kimi hastalarda herhangi bir sebep saptanamayabilir.
Sigara kullanımı, kafein ve stres, meme agrısına neden olabilir. Meme ağrıları kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyip yaşam kalitesini düşürebilir.
Ciddi memede ağrı (mastalji) şikayetleri bulunan hastaların yarısına yakınında cinsel yaşam olumsuz etkilenmektedir. Yine bazı hastaların fiziksel, sosyal, aile-iş aktivitelerinin önemli ölçülerde engellendiği tespit edilmiştir.
Mastalji (Meme Ağrısı) Tipleri: İki grupta incelenebilir. Bunlar; dönemsel mastalji (cyclic, siklik), dönemsel olmayan mastaljidir (noncyclic, siklik olmayan).
Dönemsel Mastalji (Cyclic Mastalgia): Doğurganlık çağındaki kadınların sıklıkla karşılaştıkları bir rahatsızlıktır. Adet döneminden 5-7 gün önce başlayıp, ortalama 1-4 gün sürer. Genellikle memede hassasiyet, yoğunluk, ağırlık hissi de ağrıya eşlik eder ve meme ağrısı sıklıkla üst kol iç yüzüne yayılır. Ağrı çoğu zaman menstrüasyon sonrası son bulur.
Dönemsel Olmayan Mastalji (Non Cyclic Mastalgia): Adet döneminin bir etkisi söz konusu değildir. Rastgele bir zamanlarda ortaya çıkar, 40 yaşından sonra ve menopoz dönemindeki kadınlarda daha sık görülür. Genellikle memede yanma, çekilme, sızlama, zonklama şeklinde tarif edilir.
Dönemsel olmayan meme ağrısına hamilelik, mastit (meme infeksiyonu), travma, makrokistler, benign (iyi huylu) tümörler veya kanser neden olabilir. Bu sebeple bu yaştaki bireylerin doktora başvurması önemlidir.
Mastaljinin Tanı ve Tedavisi: Teşhis için ağrıların menstrüasyon dönemiyle ilişkisi, ne kadar sürdüğü ve son bulduğu, günlük yaşamda sıkıntı oluşturup oluşturmadığı sorgulanır. Fizik muayene sonrasında da 40 yaş altındaki kadınlara meme ultrasonu, 40 yaş üzerindeki kadınlara ise mamografi ve meme ultrasonu yapılır.
Meme ağrısı olan hastaların yaşına uygun görüntüleme tetkikleri yapıldıktan sonra meme ağrılarının bir kitle veya enfeksiyona bağlı olmadığı saptanınca hastaların çoğunda bir rahatlama ve ağrılarında azalma veya geçme görülür. Bu sebeple elde edilen tetkiklerin hasta ile en net şekilde paylaşılması önem taşır. Mastaljide hasta psikolojisi önemlidir.
Tetkiklerde meme ağrılarının nedeni herhangi bir apse veya enfeksiyon ya da başka bir patoloji ise tedavi nedene yönelik yapılır. Ağrı menstrüasyon dönemiyle ilişkili ve ciddi şikayetlere yol açmıyorsa tedavi gerekmez.
Göğüs üstüne sıcak ya da soğuk kompres uygulamak, sıkı destek sağlayan bedene uygun sutyen takmak, egzersiz ve uyuma sırasında sporcu sutyeni takmak, yemeklerdeki yağ oranını azaltmak, kafein alımını sınırlandırmak veya kesmek, ağrı kesici kullanmak meme ağrısını azaltmakta faydalı olabilir.
Mastaljide İlaç Tedavisi: Meme ağrısı rahatsız edici bir boyutta ise ve yukarıdaki önlemler ağrıyı kesmediyse ilaç tedavisi uygulanır. Mastaljide ilaç tedavisi iki basamaklıdır
- Birinci Basamak Tedavi
- Asetaminofen (parasetamol 3-4x1) ve/veya NSAİD’ler (nonsteroid antiinflamatuar örneğin ibuprofen, diklofenak 2x1) kullanılabilir.
- Topikal NSAİD’ler (jel veya pomad)
- Ağrı kesici patch (flaster, Voltaren flaster %1)
- İkinci Basamak Tedavi: 6 aylık 1. Basamak tedavisi işe yaramadıysa
- Tamoksifen tablet günlük 10 veya 20 mg (Nolvadex 10-20 mg tablet)
- Danazol günlük 200 mg (Danasin 50-100-200 mg tablet)
Altta yatan neden iyi ya da kötü huylu bir tümörse buna yönelik cerrahi veya onkolojik tedavi planlanır. Meme kanserlerinin çok az bir kısmında meme ağrısı belirtisi görüldüğü de unutulmamalıdır (inflamatuar meme kanserleri ağrılıdır).
Duktal ektazi
Duktal ektazi süt kanallarının genişlemesi ve kalınlaşmasıdır. Genişlemiş duktusların içleri sıvıyla doludur. Genel olarak perimenapozal dönemde görülür (45 – 55 yaş) ve meme başından gelen kirli sarı, yeşil veya siyah bir akıntıya neden olur. Meme ucu ve etrafındaki doku kızarıklık ve hassasiyet olabilir. Meme başında çekintiye neden olabilir (meme başı retraksiyonu).
Duktal Ektazi Tedavisi: Duktal ektazi için çoğu zaman herhangi bir tedaviye ihtiyaç yoktur, fakat sıcak uygulama veya antibiyotik kullanımı gerekebilir. Nadiren de cerrahi müdahale ile çıkarılırlar.
Fibrokistik Hastalık
Meme bir süt bezidir, başlıca üç yapıdan oluşur: 1) Süt üreten bezler (alveol), 2) Sütü meme başına taşıyan kanallar (ductus), 3) Bu yapıları destekleyen bağ dokusu.
Aynı uterusta (rahim) olduğu gibi, süt bezlerinde de, adet döneminin başlangıcından itibaren gebeliğe hazırlık yapılır (östrojen ve progesteron hormonlarının etkisi ile). Süt üreten hücrelerde artış ve gelişme gözlenir. Adet sonuna doğru memelerde görülen gerginliğin sebebi budur.
Gebelik gerçekleşmez ise rahimde artan ve gelişen hücreler adet dönemi sonunda kanama ile atılır. Memede ise artan ve gelişen hücreler adet sonunda gebelik gerçekleşmediği içen yıkılırlar ve bu hücrelerin bir kısmı ölür. Ölen hücreler çevreden gelen iltihap(inflamasyon) hücreleri tarafından yok edilirler. Bu süreç içinde aktive edilen bazı kimyasal salgılar rol alır. Ölen hücrelerin temizliği sırasında gelişen bir dizi kimyasal olay sırasında süt bezleri ve kanallarında da bazı hasar ortaya çıkabilir; bu hasarın tamiri sırasında yara dokusunun iyileşmesi olan fibrozis gelişebilir.
Memedeki süt bezleri süt üretmedikleri zamanlar bile salgı işlevlerini sürdürebilirler. Normalde salgılanan sıvı süt kanallarında tekrar geriye emilir. Fibrokistik değişiklikler sırasında bu kanallarda ve bezlerde hasar geliştiği için bu sıvı geriye emilemez; bazen sıvı salgılanmasında aşırı artış olabilir ve sıvı birikir ve kist denilen için sıvı dolu keler gelişir. Bu sıvı keseleri mikroskopik büyüklükte olabildiği gibi 6-7 cm çapında büyük makrokistlerin oluşması ile sonuçlanabilir.
Tüm bu olayların sonucu memede gelişen değişikliklere fibrokistik değişiklik denir. Bu olaylar her adet döneminde tekrarlanır ve bir süre sonra kalıcı değişikliklere yol açabilir. Ölen hücre artıklarının miktarı, bu artıkların temizlenme sürecinin yeterliliği, inflamasyonun derecesi her kadında farklı olabildiği gibi, her iki memede veya aynı memenin farklı yerleşimlerinde farklılık gösterebilir; aydan aya farklılık gösterebilir.
Daha çok 30 yaşlarından sonra görülmeye başlanır; çünkü yukarıda bahsettiğimiz olaylar yıllarca tekrarlanır ve kalıcı değişiklikler oturmaya başlar. 50 yaştan sonra menopoz dönemi başladığında ise son bulur. Genelde sanılanın tersine fibrokistik değişiklikler meme kanseri gelişiminde bir risk oluşturmaz; fakat meme kanseri teşhisi konmasını güçleştirebilir, kanser bulguları ile karışabilir.
Fibrokistik Hastalığın Belirtileri: Memede fibrokistik değişikliklere bağlı olarak en sık görülen yakınma ağrıdır. Bu ağrılar genellikle adet döneminin ortasına doğru başlar ve adet görmeye başlayınca azalır veya kaybolur. Bu tip ağrının sebebi adet dönemi içinde vücuttaki meydana gelen hormonal değişikliktir. Adet döneminin ikinci yarısında memelerde su tutulmaya başlanır. Dolgunluk ve şişlik hissi ile birlikte ağrılarda artış gözlenir. Adetin başlaması ile birlikte memelerde tutulan su çözülür ve ağrı azalır, kaybolur. Bazı olgularda ağrı süreklilik gösterebilir. Fibrokistik değişikliklerin sık görülen bir diğer bulgusu da memede ele gelen kitlelerdir. Çoğunlukla ele gelen bu kitleler kisttir. Kist içi su dolu bir kesedir. Adetin ikinci yarısında daha da büyür ve ağrıya sebep olur. Genellikle adet bitimi ile küçülürler.
Fibrokistik Hastalığın Tedavisi:
- Yakınmaların Azaltılması (Semptomatik Tedavi): Öncelikle ağrı yanma gibi yakınmalar için ağrı kesici ve antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Memeye uygun beden sütyen giyilmesi de rahatlama sağlamaktadır.
- Varsa Hormonal Bozuklukların Düzeltilmesi: Düzensiz adetlerin hastanın meme yakınmalarının artırdığı görülmüştür. Bu hastaların doğum kontrol hapları ile adet bozukluklarının düzenlenmesinin faydalı olduğu ileri sürülmektedir.
- Yaşam Biçimi ve Diyet Değişiklikleri: Kafein alınmasının fibrokistik değişiklikleri artırdığı bildirilmektedir. Kahve, çay, kolalı içecekler, çikolata gibi yiyeceklerin kesilmesi ile kafein alımı sınırlandırılabilir; bira peynir şarap gibi mayalı gıdalar azaltılabilir.
Periduktal Mastit (Zuska Hastalığı)
Periduktal mastit, subareolar duktusların kronik inflamasyonu yüzünden gelişir. Periduktal mastit hastalarının çoğu sigara içen genç kadın hastalardır. Genellikle 30-40 yaşlarında görülür. Sigara kullanımı periduktal mastit için en önemli risk faktörüdür..
Sigara içerisindeki zehirli maddelerin subareolar meme kanallarının duvarlarında hasara neden olduğu düşünülmektedir. Bu hasarlı dokular enfeksiyona sebep olan mikroorganizmalar için ideal bir ortam oluşturmaktadır.
Periduktal mastit genellikle inflamasyon şeklinde bulgu verirken (areola çevresinde kızarıklıki sertlik, hassasiyet ve ağrı), abse şeklinde de karşımıza çıkabilir. Pürülan (irinli) meme başı akıntısı me meme başı retraksiyonu görülebilir.
Hastalığın akut iltihabı gerilediğinde genellikle meme başı retraksiyon da geriler.Bununla birlikte, hastalığın akut formları, kronik periduktal mastit, periduktal fibrozis ve kalıcı meme retraksiyonuna ilerleyebilir.
Tedavide penisilin ve sefalosporinler kullanılabilir. Sık nüks ederse subareolar eksplorasyon (eksizyon) gerekir. Apse varsa drene edilmelidir.
Sklerozan Adenozis
Sklerozan adenozis memenin benign proliferatif hastalıklarından biridir.Terminal duktus başına düşen asinüs sayısı artmıştır. Normal asinus yapısı değişmiş ve miyoepitel hücresi baskın hale gelmiştir. Meme içinde birden fazla, küçük, sert, yumuşak nodüller, fibröz doku olarak gözlenir.
Sklerozan Adenozis Bulguları: Ağrı. Sklerozan adenosis deneyimi olan birçok kadın ağrılarının menstrual siklus ile bağlantılı olduğunu belirtmiştir. Çoğu durumda, sklerozan adenosis rutin mamogram sırasında veya göğüs cerrahisi sonrasında tespit edilir. Biyopsi ile tanıyı doğrulamak gerekir çünkü görüntüleme ile meme kanserinden ayırt etmek zordur.
Sklerozan adenosis fokal olabilir veya yaygın bir lezyon olarak görülebilir. Vakaların %80'inde fiziksel olarak görülebilir bir bulgu yokken bazı durumlarda deride retraksiyona neden olabilir.
Sklerozan Adenozisin Tedavisi ve Prognozu: Tedavisi eksizyondur. Sklerozan adenozis pre-malign bir lezyon kabul edilmese de sonraki dönemlerde gelişebilecek bir meme kanseri için risk faktörü olarak görülmelidir. Yapılan çalışmalar sklerozan adenozis olan kadınlarda meme kanseri için 1,5 2 kat daha yüksek risk olduğunu göstermiştir.
Radyal Skar
Radyal skar, veya kompleks sklerozan lezyon, bir proliferatif meme lezyonudur. İdiopatik bir süreçtir.
Radyal Skar Bulguları: Radyal skar bölgelerini içeren meme muayenesi genellikle normaldir, ancak vakaların %25'ine radyal skar palpe edilebilir. Ciltte kalınlaşma veya retraksiyona neden olmaz. Lezyonlar genellikle küçüktür ve boyutu 5 mm'den büyük olduğunda mamografi tarafından tespit edilir. Lezyonlar <1 cm olduğunda radyal skar , >1 cm olduğunda ise kompleks radyal sklerozan lezyonlar olarak adlandırılır.
Radyal Skarın Tedavi ve Prognozu: Malignite ile karışabilen bir durum olduğundan ayırıcı tanı için biyopsi yapılması şarttır.
Mastit
Mastit, genellikle bir enfeksiyondan kaynaklanan göğüs iltihabıdır. En çok emziren kadınları etkiler, ancak diğer kadınları da etkileyebilir.
Tıkalı bir süt kanalı, memeden sütü tamamen boşaltamaz veya meme ucundaki çatlaklar bakterileriler için giriş kapısı olabilir. Meme infeksiyon ve inflamasyonuna bağlı olarak meme ödemli, eritemli (kızarık),sertleşmiş ve hassastır. Meme başında sarı, yeşilimsi, kahverengi akıntı sıktır. Hastalar ayrıca ateş, baş ağrısı veya genel grip benzeri semptomlara da sahip olabilir.
Mastit Tanısı: Çoğunlukla hastaların semptomları ve meme muayenesi ile tanı konur. Genellikle sadece bir memeyi etkiler.
Mastit Tedavisi: Mastit tipik olarak antibiyotiklerle tedavi edilir.10 günlük antibiyoterapi(penisilin, sefalosporin grubu) uygulanır. Emzirme asla kesilmemelidir. Emzirme bırakılsa da meme boşaltılmalıdır. İçeride biriken süt daha fazla enfeksiyon ve apseye neden olur. 48 saatlik tedavi sonucu iyileşme yoksa apse açısından değerlendirilip insizyon ve drenaj yapılmalıdır. Uzun süreli tedaviye rağmen iyileşme yoksa inflamatuar meme kanseri akla gelmelidir.
İnflamatuar meme kanseri, mastite çok benzer semptomlara sahiptir. Mastit teşhisi konulduysa ve antibiyotik tedavisi bir hafta içinde düzelmeye neden olmazsa, kanser olmadığından emin olmak için cilt biyopsisi düşünülmelidir.
Mastit meme kanseri riskini nasıl etkiler?: Mastit olmanız meme kanseri gelişme riskinizi artırmaz.
Mondor Hastalığı
Mondor hastalığı göğüs duvarı yüzeyel venlerinin tromboflebitidir (superficial thrombophlebitis of the breast). Memedeki damarların herhangi birini etkileyebilir, ancak en çok memenin antero-lateralindeki damarları etkiler. Hastalık ilk olarak 1939 yılında Henri Mondor tarafından tarif edilmiştir (Fransız cerrah, 1885-1962).
Mondor hastalığına neyin sebep olduğu genellikle belli olmamakla birlikte, kadınların bu hastalığa yakalanma olasılığı erkeklerden 9 kat daha fazladır. Etyolojisinde en çok sıkı sütyen giyilmesi, lokal travma, şiddetli egzersiz sorumlu tutulmaktadır. Mondor hastalığı, meme ameliyatından sonra cerrahi travmaya bağlı olarak veya biyopsi sonrasında ortaya çıkabilir.
Mondor hastalığı denince ilk meme akla gelse de, hastalık ayrıca boyun, aksilla (koltuk altı), inguinal bölge (kasık) ve penisi de tutabilir.
Mondor hastalığı meme kanserine neden olmamasına rağmen, nadiren de olsa, göğüste kanser olduğuna dair bir işaret olabilir.
Mondor Hastalığının Belirtileri: Etkilenen taraftaki kol yukarı kaldırıldığında memede çok derin olmayan bir retraksiyon (oluk) görülür. Hastalıklı yani tromboze (tromboflebitli) ven kalın, hassas, ağrılı, kızarık ve şiş bir kordon gibi ele gelir.
Mondor Hastalığının Tanısı: Detaylı tıbbi öykü alındıktan ve tam bir fizik muayene yapıldıktan klinik tanı konabilir. Genellikle tanı için biyopsi yapılması gerekmez.
Doppler USG: Yüzeyel damarlarda kan akışının olmaması Mondor Hastalığını gösterir.
Mamografide damarlar dilate ve tübüler görünebilir.
Mondor Hastalığının Tedavisi: Mondor hastalığı genellikle 4-6 hafta içinde kendiliğinden düzelir. Bununla birlikte bazı konservatif tedavi şekilleri kullanılabilir. Sıcak kompresler uygulanabilir. Semptomları (ağrıyı) hafifleten aspirin, ibuprofen veya indometasin de dahil olmak üzere nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar tablet veya topikal olarak (jel) kullanılabilir. Destekleyici bir sütyen takılması faydalı olur.
Meme (Göğüs) Kanseri
Kanser, hücrelerin kontrolsüz bir biçimde bölünerek çoğalmasıyla başlar (normal hücreler gerektiği kadar bölünür, görevi bitince ölürler). Kanser hücreleri zamanla hem başladığı yerde hem de yayılarak (metastaz) uzak organlarda, normal hücrelerin yerini alır ve onları istila eder (invazyon). Kanser vücudun herhangi bir yerinde başlayabilir.
Kanser tek bir hastalık değildir. Kanser akciğerlerde, göğüste (memede), kolonda (kalın bağırsak) hatta kanda başlayabilir. Kanserlerin büyüme ve yayılış biçimleri birbirinden farklıdırlar.
Göğüs kanseri, memedeki hücrelerin kontrol dışı çoğalmasıyla başlar . Kanser hücreleri çoğalarak ele gelen bir kitle (tümör, yumru) oluştururlar ve röntgen filminde de görülürler (mamografi). Kanser hücreleri, çevredeki dokulara doğru büyüyebilir (çevre dokuları istila edebilir, invazyon, örneğin göğüs duvarı, meme cildi) veya vücudun uzak bölgelerine yayılabilir (metastaz; kemik (en sık vertebra) (%70), beyin (%10), karaciğer, akciğer). Kanser hücreleri yayılmasına metastaz denir. Meme kanseri kemiklere yayılırsa, hala meme kanseri olarak adlandırılır (metastatik meme kanseri). Kemiklerdeki kanser hücreleri de meme kanseri hücrelerine benzer. Kanser kemiklerde başlamadıysa, kemik kanseri denmez.
Meme (Göğüs) Kanseri Memenin Nersinde Başlar?
Meme 3 ana yapıdan oluşur
- Meme bezi (glandula mammaria= alveol (acinus) + duktuslar (süt kanalları))
- Yağlı bağ dokusu
- Üzerindeki deri
Doğum yapmamış kadında meme gelişimi eksiktir. Duktus epiteli daha fazla, alveol (acinus) epiteli daha azdır. Hamilelikte meme süt vermek üzere hazırlanır. Duktal, lobüler ve alveoler gelişme olur. Emzirme bırakılınca 3 ay içinde memeler eski halini alır. Menapozda memede glandüler doku azalır (süt üreten meme bezi). Onun yerini yağ dokusu alır. Menapoz sonrası meme dokusu bolca yağ dokusu, bağ dokusu ve duktuslardan oluşur. Yağ dokusu azsa memeler pitotik olurlar (sarkar).
Meme kanseri başlıca iki yapıdan gelişir, süt kanalları (duktuslar, duktal karsinom, %90), lobüller (süt üretiminin yapıldığı kısım, lobüler karsinom, %10). Göğüsteki diğer dokularda da nadiren kanser gelişebilir. Bu kanserlere sarkom ve lenfoma denir ve gerçek meme kanseri olarak kabul edilmez.
Meme Kanseri Nasıl Başlar ? (Neden Olur?)
Normal meme bezi hücrelerinin DNA’sındaki var olan değişiklikler (anne babadan, kalıtsal) veya mutasyonlar (sonradan ortaya çıkan değişimler) normal meme hücrelerinin kansere dönüşmesine neden olur.
Ebeveynlerden geçen (kalıtsal) DNA değişiklikleri göğüs kanseri riskinizi önemli ölçüde artırır. Çevresel faktörler (gıdalar, östrojen, kilo, spor yapmamak vb) meme hücrelerinde mutasyona (DNA’da bozulmalara) yol açarak kanser hücrelerine dönüşmesine neden olur.
Bazı genler hücrelerimizin bölünmesini, gelişmesini ve ölmesini kontrol ederler. Bu genlerdeki değişiklikler kanser gelişimine neden olur.
Proto-Onkogenler: Proto-onkogenler, hücrelerin normal şekilde büyümesine yardımcı olan genlerdir. Bir proto-onkogen mutasyona uğrarsa (değişirse, bozulursa) veya sayısı artarsa artık istenmeyen “onkogen” haline gelmiş demektir (oncogen= kansere yol açan gen). Onkogen, hücre bölünmesine ihtiyaç olmadığı halde hücreleri bölünmeye ve büyümeye teşvik eder ve kanser ortaya çıkar. Bir örnekle açıklayacak olursak; proto-onkogen, arabanın gaz pedalına benzer. İhtiyaç olduğunda araba hızlandırılır. Onkogen ise sıkışmış gaz pedalına benzer, kontrol ortadan kalkmıştır.
Tümör Supresor (Baskılayıcı) Genler: Tümör süpresör genler normal genlerdir. Hücre bölünmesini yavaşlatır, DNA hatalarını onarır ve hücrelere ne zaman öleceklerini söyler ( apoptoz; programlı hücre ölümü). Tümör süpresör genleri düzgün çalışmazsa, hücreler kontrol dışı büyür, çoğalır ve ölmesi gerektiğinde ölmezler. Bu da kansere neden olur.
Bir tümör süpresör geni, fren pedalı gibidir.
Kalıtsal Gen Değişiklikleri: Bazı kalıtsal DNA mutasyonları (değişiklikler), bazı kanserleri gelişme riskini önemli ölçüde artırabilir ve bazı ailelerde çalışan birçok kansere bağlıdır. Örneğin BRCA genleri (BRCA1 ve BRCA2) tümör baskılayıcı genlerdir. Bu genlerden biri değiştiğinde, artık anormal hücre büyümesini bastırmaz ve kanserin gelişme olasılığı daha yüksektir. Bu genlerden birinde bir değişiklik, bir ebeveynden çocuğa aktarılabilir.
Edinsel Gen Değişiklikleri: Onkogenler ve / veya tümör süpresör genlerde sonradan mutasyon gelişir. Ancak çevresel faktörler, östrojen, obezite gibi faktörlerin katkısı bilinmekle birlikte kazanılmış mutasyonların nedenleri hala tam olarak bilinmiyor. Bununla birlikte meme kanserine yakalananlarda yapılan bazı testler hastalığın gidişatı (prognoz) hakkında bilgi vermesi ve hangi tedavilerin seçiminde faydalıdır. Mesela HER2 onkogeninin çok fazla kopyasının bulunduğu meme kanserleri daha hızlı büyüme ve daha hızlı yayılma (metastaz) eğilimindedir. Testin avantajı, bu kanser hücresi değişikliklerini hedef alan ilaçların var olması ve uygulanmasıdır.
Genetik Geçiş Bakımından Meme Kanseri Oranları;
- Sporadik meme kanseri (%65-70)
- Ailesel (familial) meme kanseri (%20-30)
- Herediter meme kanseri %5-10
- BRCA-1 (%45)
- BRCA-2 (%35)
Meme Kanseri Nasıl Yayılır
Meme kanseri, kanser hücreleri kan veya lenf sistemine girdiğinde yayılabilir (vücudun diğer bölgelerine taşınır). Meme kanserinde önce lenf nodları tutulur oradan kana ve uzak organlara atlar.
Lenf sistemi, vücudun tamamında bulunan lenf sıvısını (akkan da denen berrak sıvı) taşıyan damar ağlarıdır. Lenf nodları (lenf düğümleri, lenf bezleri) lenf damarları üzerinde bulunan küçük fasülye şeklindeki yapılardır. Lenf nodları bağışıklık sisteminin bir parçasıdır, İçinde T ve B lenfositleri bulunur. Lenf nodları, bakterileri, yabancı cisimleri ve kanser hücrelerini süzerler.
Memede de lenf damarları memenin lenf sıvısını taşırlar ve sistemik dolaşıma (kan damarları) boşaltırlar. Göğüs kanseri hücreleri bu lenf damarlarına girebilir ve lenf nodlarında tutulup çoğalmaya başlar. Bu lenf nodları büyük, sert ve kenarları düzensizdir (metastatik lenf nodları, lenf nodu metastazı). Lenf yolları ve dolayısıyla lenf nodları belli bölgelerde yoğunlaşmışlardır.
- Kol altında lenf düğümleri (aksiller lenf nodları)
- Köprücük kemiğinin üst ve altındaki lenf düğümleri (supraklaviküler ve infraklavikuların lenf nodları)
- İman tahtasının kenarındaki lenf düğümleri (internal mammarian lenf nodları)
Lenf nodu metastazından sonra, meme kanseri hücreleri kan dolaşımına karışarak uzak organlara gidebilir ve orada çoğalabilirler (Uzak metastaz. En çok; kemik, beyin, karaciğer, akciğer)
Meme Kanserinin Sıklığı, Prognozu, Sürvisi (Sağkalım)
Meme Kanserinin Sıklığı: Meme kanseri, gelişmiş ülkelerde kadınlarda deri kanseri haricinde en yaygın kanserdir. Bir kadının yaşamı boyunca bir süre meme kanseri geliştirmesi ortalama riski% 12 civarındadır (⅛).
Meme kanseri Türkiye'de, kadınlarda kanser ölümünün birinci nedenidir. Kadınlarda ilk üç kanser türü dünya da meme, kolon ve akciğer kanseriyken Türkiye’de sıralama meme, tiroit ve kolorektal kanseri şeklinde olmaktadır (TC Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Kanser Dairesi Başkanlığı Raporu).
Prognoz: Zaman içindeki memedeki kanser büyüyerek meme cildine de atlar (invazyon) ve ciltte büyük bir ülsere neden olur (%75). Bu ülser hastanın ölümüne neden olmaz. Meme kanserinde mortaliteye (hastanın hayatını kaybetmesine) neden olan şey; akciğer, karaciğer, kemik (özellikle vertebra) ve beyine yayılımdır (metastaz).
Meme Kanseri Tedavi Edilmeyen Hastalarda 5 Yıllık Sürvi: 250 hastayı kapsayan bir araştırmaya göre, meme kanseri tedavi edilmeyen hastalarda ortalama yaşam (sürvi) 2,7 yıldır. 5 yıllık sürvi (yaşam) %18, 10 yıllık sürvi (yaşam) %3.6’dır. Meme kanseri tedavi edilmeyenlerin %95’i meme kanserinden, %5’i diğer nedenlerden yaşamını yitirmiştir.
Meme Kanseri Tedavi Edilen Hastalarda 5 Yıllık Sürvi: Genellikle beş yıllık sağ kalım oranları (sürvi) verilir. 5 yıllık sürvi (sağ kalım) demek, tanı konduktan sonra en az 5 yıl yaşayan hastaların oranıdır. 5 yıllık sürvi (sağ kalım) evre 1, 2, 3, 4 de sırasıyla %100, %93, %72, %22’dir.
Meme Kanserinin Belirtileri
- Memede sert kitle (Genellikle duktal karsinom)
- Memenin tamamının büyümesi (Genellikle lobüler karsinom)
- Meme ve meme cildinde ödem (ödem portakal kabuğu görünümüne neden olur, peau d’orange)
- Memede ağrı, kızarıklık (nadirdir, inflamatuar meme kanserinde görülür)
- Meme başı retraksiyonu (meme başının içe dönmesi)
- Meme cildinde gamze (çöküntü, dimpling)
- Aksillada (koltuk altı) kitleler (metastatik lenf nodları)
- Meme başından kanlı akıntı (intraduktal karsinom)
Memelerinizin normalde nasıl göründüğünü ve kendi kendine elle muayeneyi bilmek göğüs sağlığının önemli bir parçasıdır. Mamografi taramaları, daha belirti görülmeden meme kanserinin teşhisini sağlar. Erken teşhis tedavi başarısını artırır.
Memede Kitle: Göğüs kanserinin en yaygın belirtisidir, memede daha önce olmayan bir kitlenin ortaya çıkmasıdır. Meme kanserinde kitle; sert, ağrısız ve düzensiz kenarlıdır. İstisnalar; lobüler karsinomda tüm meme büyür, genellikle kitle oluşmaz, inflamatuar meme kanserinde kitle ağrılıdır ve meme de kızarıklık ve ödem bulunur. Kanserin patolojik tipine göre belirtiler de değişir.